Recep Marasli
Viel an Hintergrund in http://asiapacific.amnesty.org/library/Index/ENGEUR440481997?open&of=ENG-TUR
30.06.1997 (Alter mit 41 angegeben)
Recep Marasli was first imprisoned at the age of 16 in connection with articles he published in newspapers in his home town of Erzurum. Upon release he began to work for a publishing house, Komal, in Istanbul which produced works mainly on issues relating to the Kurdish minority in Turkey. In 1976 he became director of this publishing company which was the target of frequent police raids. In 1982 he was again imprisoned and in various trials received prison sentences which totalled more than 36 years. He was conditionally released in April 1991 at the time of a partial amnesty. Following his release, he continued to write, to publish books and to speak of the problems faced by Kurds in Turkey.
In September 1993 an arrest warrant was issued against him after he had appealed for a peaceful political solution to the conflict in the southeast in a televised discussion. Recep Marasli went into hiding, but was detained in July 1994 during a raid by police on the house where he was staying. Recep Marasli was tortured by electric shocks, falaka (beatings on the soles of the feet) and by repeated severe beatings. His wife, Nuran Marasli, was detained in 1994 with her husband and also tortured.
In November 1995, Recep Marasli was sentenced to a further term of one year and four months' imprisonment for an article published in the newspaper Jiyana Nû [New Life]. He was released shortly after while the sentence went to appeal and immediately went into hiding because of other charges pending against him.
Recep Marasli applied openly to the Turkish authorities several times for a passport, which would have allowed him to seek medical treatment abroad. His applications were unsuccessful. On 7 March 1997 Recep Marasli was detained by the police at Ankara Airport as he was attempting to leave the country with invalid travel documents. His wife, Nuran, who had accompanied him to the airport was also detained. Both were taken to the Anti-Terror Branch of Ankara Police Headquarters. On 12 March 1997, the judge ordered the release of Nuran Marasli and the formal arrest of Recep Marasli in connection with his publications and writings.
Ein paar Dinge stehen auch im Gutachten für Pro Asyl vom März 2008.
aihm0210.rtf und ecohr02.doc Entscheidung des EGMR
- türkische Übersetzung des EGMR Urteils
- "Hunger gegen Wände" Schweizer Film über die Folter und Haftbedingungen von Rizgari Leuten nach dem Putsch
- Publikationen von Komal und Denge Komal
- Anatomie des 12. September ganze Broschüre in Bildern.
Organisation
Mümtaz Kotan schrieb 1985 unter http://www.arsiv.lekolin.com/modules.php?name=News&file=print&sid=290 u.a. "Çünkü, Rizgarî son 25 yılda çok farklı düzeylerden geçti, 1975 sonrası yayın dönemi, 1980 sonrası Kürdistan Komünist Partisi süreci,1982 Avrupa Dengê Komal süreci, 1987 sonrası PRK (Partiya Rizgarîya Kurdistan /Kürdistan Kurtuluş Örgütü/Partisi) süreci.. Kürt Hareketi’nin genel tasfiye süreçlerinde iki defa ayrılığa biz de girdik. Birincisi 1978 sonrası yaşandı. Bizi, ’’Burjuva Milliyetçisi, Barzani uşağı vb..’’ gösteren ’’Proleter Devrimciler’’ ayrılarak ’’Ala Rizgarî’’yi oluşturdular. Suriye’ye çok sayıda kadromuzu götürüp perişan ettiler ve 3 ayrı gruba bölünerek birbirlerini olmadık suçlamalarla Avrupa’ya yığıldılar. Kısaca belirtiyorum. Nihayet 1991 de 2. Kürt Hareketinin tasfiyesinde yine bu kez bizi radikaller olarak suçlayıp ayrılan grup, ’’Birlik platformu’’ adı ile Ala Rizgarî’den bazı unsurlar ve TKDP (Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi)’ den bazı unsurlarla PDK/Hewgirtin’ı kurdular ve bu birliktelikleri 8 ay sürdü.. Süreç içinde PDK, ayrılarak, birleşerek PDK/Bakur (Kürdistan Demokrat Partisi/Kuzey) olarak devam etti. Biz de sürecimize devam ettik.. 1999 da bu kez bizi sağa sapma ile ve aynen 1978’deki ayrılıktaki gibi ’’Barzani Uşaklığı, milliyetçi, ajan’’ vb.. suçlamalarla yine bir ayrılık oluştu, polisin İstanbul ve İzmir’de örgüte sızmasıyla paramparça olduk. 1999 itibariyle siyasi sürecimize son verdik.. Bunu kamu oyuna ve Kürt hareketlerine deklere ettik.
Parçalanmamız sonucu gruplar oluştu. Bu 3. tasfiye hareketi daha da vahim. İç sorunlarımız, Türkiye’deki gelişmelere bağlı suçlama ve karalama ile, devlet ağzı ile sanal alemde devam da ediyor. Haksız ve adaletsiz biçimde ağır suçlamalar mahlas isimlerle sürdüğünden gerekli cevabı da veremiyoruz. Bu öyle bir aşamaya vardı ki, tehdit, şantaj gibi durumları aşıp ahlaki boyutları açıklanmayacak derekelere düşürüldü.. Kişilere saldırı, yazılı tehdit, işkence, özel hayatın tartışılması, iftira, karalama gibi açıklanmayacak eğilimler ile provokasyonun en tepe noktasına kadar çıkan bir dağılma süreci yaşadık. Bu konularda demokratik olarak kendimizi ifade edebilmek için gerekli zeminleri ve dönemi bekliyoruz.Mutlaka gerekli biçimde tartışılacak, tartışacağız sanıyorum. Hak ve sorumluluğu benim üzerimde olarak, Rizgarî varlığı tarihe havale edilmiş durumdadır. Tabi, bu hangi Rizgarî’den ve hangi dönemden bahsedilmesine bağlı. Ayrıca, iç sorunlar dışında, ’’Hak-Par ve Çevresi’’ olarak sunduğunuz diğer gruplardan, programımız, legal duruşlarımız vb.. ile de tamamen farklı bir yerdeyiz, lütfen bunu da düzeltin. Size kamu oyuna açıklanmış doğru bilgi ve belgeleri ulaştırmak isterim. Kendini Rizgarî olarak ifade eden bireyler yada grup varsa bu meşru değildir, başka bir oluşumun çevresini de oluşturamaz.Ayrıca Türkiye’de legal yada illegal hiçbir ünitemiz ve doğal olarak da çalışmamız mevcut değil. Bu sorunların tartışma yeri de burası değil elbette.(...)
Fakat bizim örgütsel yapımızın böyle bir çerçeveye, ’’Hak-Par çevresi’’ne katılmadığı, desteklemediği bir gerçek. En üst düzey unsur olarak bunu açıkça ifade ediyorum.. Bunun nedenleri de var, bilmeniz gerekiyor. Ama şunun altını kalınca çizeyim, kısa adı ’’Hak-Par’’ olan partinin esas çevresi sizin ’’ortak cephe’’ destekçisi olarak sunduğunuz K.Burkay’ın TKSP (Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi. Daha sonra parti adından Türkiye çıkarıldı.)’nin daha önceki legal oluşumunun olduğu gibi devredilerek yaratıldığı kesin. Bu ortaklığın, diğer Kürt siyasi gruplarının adamlarını ise tam tersine yavaş yavaş kovalıyarak, çoğunlukla kendilerine ait bir ortaklık haline getirildiğini de belirteyim."