Temmuz 1987-Eylül 1990 arasında yaşam hakkı ihlalleri

From B-Ob8ungen
Jump to navigation Jump to search

Bu bölüm Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı ve Türkiye Silahlı Kuvvetler (TSK) ile Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) silahlı militanları[1] arasında gittikçe şiddetlenen çatışmaların meydana geldiği Güneydoğu Anadolu bölgesinde kurulan Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nin (buna OHAL denmesi alışkanlık haline geldi) işbaşına gelmesinden sonraki üç yılını kapsıyor. Her ne kadar TSK-PKK çatışmalarının doğrudan 12 Eylül askeri müdahale ile çok sıkı bir ilişki yoksa da, darbeden sonra meydana gelen yaşam hakkı ihlalleri dönemsel olarak gösterebilmek için bu zaman dilimi daha sonra Eylül 1990'a kadar uzatıldı. Demek burada 19 Temmuz 1987 tarihi ile 11 Eylül 1990 tarihleri arasında meydana gelen olaylar söz konusu olacak.

OHAL

CNN Türk'te 25.06.2010 tarihinde yayınlanan bir haberde şunlar yazılı idi:

19 Temmuz 1987 günü, 285 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bölgede "Olağanüstü Hal Uygulamasına" geçildi. Uygulama, ilk kez Bingöl, Diyarbakır, Elazığ, Hakkari, Mardin, Siirt, Tunceli ve Van'da yürürlüğe konulurken, Adıyaman, Bitlis ve Muş da, aynı kanunla, "Mücavir İl" (komşu il) olarak belirlendi. OHAL, bölgedeki 11 ilde uygulanırken, Batman ve Şırnak'ın, 6 Mayıs 1990'da il olmasıyla, OHAL kapsamındaki il sayısı 13'e yükseldi. Mücavir il olarak uygulama kapsamına alınan Bitlis'te de, 19 Mart 1994 tarihinde OHAL uygulamasına geçildi.
1990 yılında Siirt ilinden ayrılan Şırnak ili hariç OHAL'ın uzun bir dönem uygulandığı 13 il bu haritada görünüyor. Google Maps'te bunu daha net görmek için bu linki takip ediniz.
Uygulamanın başladığı 19 Temmuz 1987 tarihinden sona erdiği 30 Kasım 2002 gününe kadar OHAL 46 kez uzatıldı. Her 4 ayda bir Bakanlar Kurulu kararıyla uzatılan OHAL uygulaması, 1994 yılı sonuna kadar 13 ilde sürdürüldü. İlk olarak Elazığ OHAL kapsamından, Adıyaman ise mücavir il kapsamından çıkarıldı. Daha sonra, 30 Kasım 1996 günü Mardin kapsamdan çıkarılarak, mücavir il statüsüne alındı. Ardından TBMM'nin 2 Ekim 1997 tarihli kararıyla, 6 Ekim 1997'den itibaren Batman, Bingöl ve Bitlis uygulamadan çıkarılarak, mücavir il kapsamına dahil oldu. OHAL uygulaması 30 Kasım 1999'da Siirt'te, 30 Temmuz 2000'de Van'da ve 30 Temmuz 2002'de de Hakkari ve Tunceli'de sona erdirilirken, sadece Diyarbakır ve Şırnak'ta uygulama devam etti. 30 Temmuz 2002 tarihinde Diyarbakır ve Şırnak'ta "son kez" 4 ay daha uzatılması kararlaştırıldı. Bu tarihten sonra bir daha uzatılmayan OHAL uygulaması, sona ermiş oldu.
OHAL 30 Temmuz 2000 tarihinde bu illerde geçerli idi.
OHAL Bölge Valiliği görevini ilk olarak Hayri Kozakçıoğlu yaptı. Daha sonra sırasıyla Necati Çetinkaya, Ünal Erkan, Necati Bilican, Aydın Arslan ve Gökhan Aydıner bu görevi yürüttü. OHAL uygulamasının devam ettiği illerde terörün yok edilmesi için bölgedeki mevcut askeri birlikler de genişletildi. Uygulamanın sürdüğü tarihlerde Hakkari'deki Dağ Komando Alayı tugaya, Van'daki 21. Jandarma Sınır Tugayı tümene, Şırnak'taki 119. Jandarma Sınır Alayı önce tugaya daha sonra tümene dönüştürüldü. Şırnak'ta, ayrıca Hava İndirme Tugayı kuruldu. Geçici görevle Van'ın Başkale İlçesi'nde de Jandarma Tugayı oluşturuldu. Mardin'in Midyat İlçesi'ndeki Seyyar Komando Taburu Batman'a taşınırken, Siirt'teki 70. Piyade Tugayı da Mardin'de konuşlandırıldı.
Terörle mücadelede, güvenlik güçlerine yardımcı olmak ve kendilerini korumak için 1985 yılında "Köy Kanunu"nun 74. maddesine dayanılarak çıkarılan "Koruculuk Sistemi", OHAL uygulamasıyla genişletildi. İlk olarak Siirt'in Eruh ilçe merkezi ve köylerinde 40 kişiyle başlayan korucuların sayısı Bölge Valiliği'nin zaman içerisindeki kararıyla 67 bine kadar yükseldi.

Eski Diyarbakır Baro Başkanı, ayrıca Türkiye İsnan Hakları Vakfı'nın Diyarbakır Temsilciliği'ni de yürütmüş avukat Sezgin Tanrıkulu ve avukat Serdar Yavuz Eylül 2005 yılında yayınladıkları bir rapora göre yasadışı örgüt mensupları ile güvenlik güçleri arasında meydana gelen çatışmalarda 772 örgüt mensubu, 11.830 güvenlik görevlisi, 5.887 sivil insan yaralanmış; 25.344 örgüt mensubu, 3.541 güvenlik görevlisi, 5.105 sivil insan hayatını kaybetmiştir. Bölgede meydana gelen mayın ve bomba patlamalarında ise 864 sivil insan, 1.848 TSK ve diğer güvenlik görevlisi yaralanmış; 572 sivil insan, 371 TSK ve diğer güvenlik görevlisi de hayatını kaybetmiştir.

Söz konusu rapor kararnamelere ve yaşam hakkı ihlallerini de dikkat çekiyor. Bunlardan biri 430 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK). 430 sayılı KHK ile alınabileceği öngörülen ve temel hak ve özgürlüklere sınırlamalar arasında ençok tartışılan tedbir şöyle ifade edilmişti:

"Hükümlü veya tutuklulardan, olağanüstü hal ilanına neden olan suçların soruşturmasında ifadelerine başvurulması gerekenler, Olağanüstü Hal Bölge Valisinin teklifi üzerine yetkili Cumhuriyet Başsavcısının talebi ve hakimin kararı ile, her defasında on günü geçmemek üzere ceza infaz kurumu veya tutukevinden alınabilir. Bu süre hükümlülük veya tutuklulukta geçmiş sayılır. Hükümlü veya tutuklu, ceza infaz kurumu veya tutukevinden ayrılış ve dönüşlerinde sağlık durumunun doktor raporu ile tespitini talep edebilir. Bu süre içinde tutuklama kararının kaldırılması yada hükümlülük sürelerinin sona ermesi durumunda, keyfiyet derhal bulundurulduğu yer Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilir."[2]

15 yıllık süre için verilen bazı rakamlar ise şöyle:

55.371 kişi siyasi nedenle gözaltına alınmıştır
194 kayıp iddiasından 132’si doğru kabil edilmiştir
25.344 örgüt mensubu, 3.541 güvenlik görevlisi, 5.105 sivil insan hayatını kaybetmiştir.
Bölgede meydana gelen mayın ve bomba patlamalarında ise 572 sivil insan, 371 TSK ve diğer güvenlik görevlisi de hayatını kaybetmiştir.
1.248 siyasi cinayetinden 750’si aydınlatılmış olup, 77’si faili firari, 421’i ise faili meçhul olarak araştırılmaktadır.

Önemli gelişmeler

bu bölümde bazı linkler Türkçe Vikipedi'ye gider (aynı sayfada açılır)

13 Aralık 1983 ile 21 Aralık 1987 tarihleri arasında görev yapan birinci Özal hükümetinden sonra 21 Aralık 1987 ile 9 Kasım 1989 tarihleri arasında II. Turgut Özal Hükümeti sorumluluk aldı. Her ne kadar tek parti olarak 1983 yılında Turgut Özal tarafından kurulan Anavatan Partisi (ANAP) hükümeti askerlerin (MGK'nın) benimsediği parti görünmediyse de askeri darbesini ve onunla beraber gelişen yoğun insan hakları ihlallerini pek eleştirel yaklaşmadı. Bu görev daha çok ana muhalefet partisi olan Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP)ye düşüyordu.[3] İnsan hakları konusunda 1983'den sonra milletvekilleri arasında en çok duyulan isimler arasında Fikri Sağlar ve Cüneyt Canver oldu. Temmuz 1985'de işkence ile katledilen öğretmen Sıddık Bilgin'in mezarı açılıp ve yeniden otopsi yapılmasını sağlanıncaya sakal bırakmaları oldukça etkili oldu.[4]

17 Temmuz 1986 tarihinde İnsan Hakları Derneği (İHD) 98 kişilik kurucu üye grubuyla kuruldu. Tüzükte derneğin tek ve belirli amacı, "insan hak ve özgürlükleri konusunda çalışmalar yapmaktır" şeklinde açıklandı. 30 Aralık 1990 tarihinde Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) kurulmuştur. İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (Mazlum-Der) ise 28 Ocak 1991 tarihinde avukat, gazeteci, yazar, yayıncı ve iş adamlarından oluşan 54 kişilik bir grup tarafından kurulmuştur. Bu kuruluşların merkezleri hepsi Ankara'da olup Türkiye'nin diğer bölge ve illerinde şubeleri ya da temsilcilikleri mevcut. İnsan hakları açısından farklı konulara ağırlık vermekle beraber daha sonra kurulacak olan girişimlerle Türkiye'deki insan hakları ihlallerinin azalması için önemli katkıları olmuştur.

Fakat daha baştan karşılaştıkları baskılar yüzünden, maddi sıkıntılar ve personel eksikliği gibi etkenler nedeniyle istenilen başarı elde edilememiştir. Almanca sayfalarında anlatılan ve 1999 yılında yazılan Türkiye'deki İnsan Hakları Hareketi isimli makalede bu tür baskılara kısmen değinildi. Örneğin İHD tüzüğünü onaylatmak için 9 ay kadar zaman harcadı. Üye ve yöneticileri hakkında birçok dava açıldı. Uzun bir süre İHD İstanbul şubesi başkanı olan avukat Eren Keskin bunlardan biri. Mayıs 1998'da Genel Başkan Akin Birdal kendisine düzenlenen suikastten kıl payı kurtuldu. Buna karşın İHD 26 yılda 24 yöneticisini ve üyesini yitirmiştir.[5] İşkence görenleri ücretsiz tedavi etmek ve Türkiye'deki insan hakları ihlalleri belgemek konusunda uzman bir kuruluş sayılan TİHV[6] TİHV çalışanları hakkında da defalarca dava açılmış olup, 2003 ile 2004 yılında yürütülen bir dava ile TİHV yöneticileri görevden alınmaları ve vakfın kapatılması amaçlanmıştı. Benzer bir şekilde Mazlum-Der de yoğun baskılara maruz kaldı.[7]

Burada söz konusu olan dönemde (1987-1990 arası) Mazlum-Der ile TİHV henüz faaliyetlerine başlamamıştı, İHD ise zorlu geçen ilk kuruluş yıllarını yaşıyordu. Ankara'da bulunan merkezde ve özellikle İstanbul ve Diyarbakır şubelerinde yaşam hakkı ilk sıralarda olmak üzere insan hakları ihlalleri ortaya çıkarmak için yoğun bir çaba vardı, ancak çatışmaların yaşandığı OHAL (Güneydoğu Anadolu) bölgesinde meydana gelen siyasi cinayetleri aydınlatmak için yerinde inceleme yapmak üzere tarafsız bir heyet gönderecek durumda değildi.[8] Dolaysıyla bu sırada yaşam hakkı ihlalleri daha çok duyarlı bazı milletvekilleri tarafından sunulan soru önergelerinden ve yavaş yavaş duyarlı olmaya başlayan basından öğrenme olanağı vardı.

Yeni il ve ilçeleri

İller İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan bir tabloda 1920 yılından 6 Nisan 2012 tarihine kadar Türkiye'de hangi ilçelerin il duruma getirildiği, hatta ilçe sayısı, bucak sayısı ile köy sayısı verilmektedir. Burada 12 Eylül 1980 tarihinde 67 il olan Türkiye'nin idari yapısında yapılan son değişiklikler söz konusu:

Yıl Kanun İl olanlar
1989 3678 Aksaray, Bayburt, Karaman, Kırıkkale
1990 3647 Batman, Şırnak
1991 3760 Bartın
1992 3806 Ardahan, Iğdır
1995 KHK 550 Yalova, Kilis, Karabük
1996 4200 Osmaniye
1999 KHK 584 Düzce

Bu yeni illerden OHAL bölgesinde kalan Batman ve Şırnak ili ile "kenarda" kalan Ardahan ve Iğdır ili ve ilçeleri özel bir dikkat ister. Bunların önceden nereye bağlı olduklarını incelerken çıkan sonuç şu:[9]

Yeni iller İlçeler Eski ve yeni durum
Batman 16 Mayıs 1990 tarihinde il oldu, önce Siirt iline bağlı idi
Beşiri 1926 yılında sel felaketi sonucu Diyarbakır İline bağlı Elmedine kazasının buraya taşınması ile Beşiri adını alarak Siirt İline bağlı İlçe durumuna gelmiştir. Daha sonra 18.05.1990 tarihinde Batman İline bağlı İlçe durumuna gelmiştir.
Gercüş Önce Mardin iline bağlı olan ilçe 16 Mayıs 1990 tarihinde Batman'a bağlanmıştır
Hasankeyf 16 Mayıs 1990 tarihinde ilçe statüsüne kavuştu
Kozluk 1938 yılında ilçe statüsüne getirilen Kozluk, ilk önce Siirt ardından da Batman'a bağlanmıştır
Sason Cumhuriyetten sonra Sason İlçesi Siirt Vilayetine bağlı bir kaza durumuna getirilmiştir. 16 Mayıs 1990 tarih ve 20522 Sayılı Resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3647 Sayılı Kanunun 2. Maddesine göre Batman İlçesi Vilayet olması nedeniyle, Sason İlçesi bu tarihte Siirt Vilayetinden ayrılarak Yeni İl olan Batman İline bağlanmıştır.
Şırnak 16 Mayıs 1990 tarihinde il oldu, önce Siirt iline bağlı idi
Beytüşşebap 1855 yılında Erzurum İline, 1865 yılında Van İline bağlanan Beytüşşebap, 1887 yılında İlçe olmuştur. Bu tarihten Cumhuriyetin ilanına kadar Van İline bağlı kalan Beytüşşebap, 1926 yılında Siirt, 1936 yılında Hakkari ve 1990 yılında da Şırnak İline bağlanmıştır.
Cizre Önceleri Mardin iline bağlı bir yerleşim birimi iken 16.05.1990 tarih ve 3647 sayılı yasa ile Şırnak iline bağlanmıştır.
Güçlükonak Güçlükonak İlçesi daha önce Eruh İlçesine (dolaysıyla Siirt iline) bağlı bir köy iken 09.05.1990 tarih ve 3644 sayılı Kanunla İlçe olmuş ve 16.05.1990 tarih ve 3647 sayılı Kanun ile İdari bağlılığı değiştirilmiş ve Şırnak İline bağlanmıştır.
İdil 1924 yılına kadar köy olan İdil, 1924 yılında Cizre İlçesine bağlı bir Bucak, 1937 yılında İlçe olmuştur. İdil başlangıçta Mardin İline bağlı bir İlçe iken 18 Mayıs 1990 tarih ve 20522 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 16 Mayıs 1990 tarih ve 3647 sayılı kanunla Şırnak İline bağlanmıştır.
Silopi 1931 yılında Cizre'ye bucak olarak bağlanan Silopi, 1960 yılında Mardin’e bağlı bir ilçe olarak idari taksimatta yerini almıştır. 18 Mayıs 1990 gün ve 20522 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile 16 Mayıs 1990 tarihinden itibaren yeni il olan Şırnak’a bağlanmıştır.
Uludere Uludere 27.06.1957 tarihinde yürürlüğe giren 7033 sayılı kanunla ilçe yapıldı. Bu tarihten 1990 yılına kadar Hakkari iline bağlı bir ilçe oldu. 16.05.1990 tarihinde çıkarılan 3474 sayılı kanunla yeni kurulan Şırnak iline bağlandı.
Ardahan 15 Haziran 1989 tarihinde yeniden il oldu, 1933 yılında Niğde'ye bağlanmıştı
Göle 30 Eylül 1920'den 1992 yılına kadar Kars iline bağlı bir ilçe olan Göle, 1992 yılında Ardahan iline bağlanmıştır.
Çıldır
Hanak
Posof 23 Şubat 1921 günü Gürcü mülkî ve askerî memurları, Ardahan’ı terk ederek Posof yoluyla Ahiska’ya gittiler. Böylece Ardahan, Artvin, Posof, Şavşat, Hanak ve Çıldır, 23 Şubat 1921 tarihinde TC'ye katıldı.
Damal Damal 1954-1958 tarihleri arasında Kars'tan ayrılarak Ardahan İlçesine bağlanmıştır. Hanak Nahiyesinin 1958 tarihinde İlçe statüsüne getirilmesi sonucu köyleriyle birlikte Hanak İlçesine bağlanmış, 1972 yılında belediye kurularak kasaba statüsüne dönüşmüştür. 1992 yılında Ardahan'ın il olması ile Damal da ilçe konumuna getirilmiştir.
Iğdır 27 Mayıs 1992 tarihinde Kars ilinden ayrılarak Türkiye'nin 76. ili olmuştur.
Aralık Aralık, 14 Kasım 1920 de Rus işgalinden kurtarılmış olup, 1 Nisan 1960 tarihine kadar Iğdır ilçesinin "Başköy" adı ile bucak merkezlerinden birini oluşturmakta iken, bu tarihte "ilçe" yönetim birimi durumuna getirilerek Kars iline bağlanmıştır.
Karakoyunlu Cumhuriyetin ilanınını müteakip 1972 yılına kadar Iğdır'a bağlı bir köy olan Karakoyunlu, 1992'de ilçe konumuna getirilerek Iğdır'a bağlanmıştır.
Tuzluca 7 Ekim 1920 tarihinde Rus işgalinden kurtulmuş ve 1923 tarihinde ilçe olmuştur.

Üç yıllık bilanço

Kürdistan İşçi Partisi (Kürtçe: Partiya Karkerên Kurdistan = PKK) tarafından 15 Ağustos 1984 tarihinde tek taraflı ilan ettiği savaşın ilk 3 yılında binden fazla insan hayatını kaybetmişti (Ağustos 1984-Temmuz 1987 arasında yaşam hakkı ihlalleri sayfasında gösterildiği gibi bunlardan 400'den fazla insan çatışmalar dışında öldürülmüş oldu). Savaşı kazanmak ya da kendi deyişlerle "terörle mücadelede başarılı olmak" için devlet koruculuk adı altında zavallı köylüleri silahlandırmak yeterli bir önlem olmadığını fark ederek, ayrıca bir çok ilde kalkmış sıkıyönetim yerini geçen olağanüstü hali uzatmak için hükümet 285 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 19 Temmuz 1987 tarihinde OHAL'ı kurma gereğini duydu. Fakat ölümlerin durması bir yana öncelikle Kürt köylüler (silah almış korucu ya da silah almak istemeyen köylüler) olmak üzere TSK ile PKK arasında devam eden şiddet eylemlerin kurbanı oldular.

İncelen dönem aslında 3 yıldan daha uzun (19 Temmuz 1987 ile 11 Eylül 1990 arası 3 yıl, 2 ay veya 38 aya denk düşer). Bu şekilde 12 Eylül 1980 tarihinden sonra ilk 10 yılı 4 bölümde incelemiş oluruz.

Genel tablo şöyle:

ölüm nedeni olası fail toplam asker/polis korucu
cezaevi
- açlık grevi
- ihmal
- intihar
gözaltında/cezaevi
- işkence kolluk 34
- kayıp kolluk 3
yargısız infaz[10] kolluk 16
korucu 10
TİKKO 2
PKK 278 5 23[11]
DS 11 1 4
DD 8
FM 57
"dur" ihtarı kolluk 9
topluma ateş kolluk 9
ev baskını kolluk 4[12]
karakol baskını PKK 46 21[13] 8
köy baskını PKK 160 7
DD 33
FM 3
mayın FM 30 13 1
patlayıcı PKK 3 1
toplam 713 40 46

Gözaltında ve cezaevlerinde ölenler

İlk göze çarpan durum, cezaevlerinde intihar eden ya da tıbbi ihmal yüzünden ölenlerin olmaması. Resmi açıklamalara göre 1997-2011 yılları arasında (15 yılda) cezaevlerinde 2.497 kişi öldüğü ve bunlardan 495’i intihar ettiğini kabul edersek, her yıl ortalama 33 kişi cezaevlerinde intihar eder demek.[14] Fakat söz konusu zaman içinde böylesi bir (gazete) haberi ya da başka kaynaktan olan bilgiye rastlayamadık. Büyük olasılıkla bu tür olaylar karanlıkta kalmıştır. Gerçekten intihar etmiş insanlar yaşam hakkı ihlalleri konsunda belki gözardı edilebilir, ancak tıbbi ihmal yüzünden ölenler mutlaka listede yer almalı idi.

Daha önceki (üç yıllık) dönemde görüldüğü gibi işkence sonucu ölümlerde sayısal olarak bir azalma gösterdi. Tabii 3 yıl, 2 ay, yani 38 ayda 34 kişinin işkence sonucu hayatını kaybetmesi küçümsenecek bir rakam değil ve aslında gerçekleşmemesi gereken 34 fazla ölüm demektir. Gözaltında ölümlerin azalması muhtemelen gözaltına (siyasi nedenle) alınan insan sayısının azalması ile ilgilidir. Ancak elimizde hangi dönemde kaç kişinin gözaltına alındığına dair sağlam veri olmadığından böyle bir kıyaslamaya gidemedik. Buna karşın değişen gözaltı sürelerle bu sürelerin geçerli olduğu zamanlarda ölenleri gösteren bir tablo ve bir şema hazırladık.

Tarih Gözaltı
süresi
Ölenler Aylar
Eylül 1980-Kasım 1980 30 19 2
Kasım 1980-Eylül 1981 90 72 10
Eylül 1981-Mayıs 1985 45 93 44
Mayıs 1985-Eylül 1990 30[15] 87 57
Şema olarak tablo şöyle:

Çatışmada ölenler

1987-1990 yılları arasında Genelkurmay'a atfen verilen bazı rakamlar ile kendi olanaklarımızla topladığımız verilerle karşılaştırarak çatışmalarda ölenler için şöyle bir tablo çıkar (solda Genelkurmay bilgileri, sağda elimizde bulunan veriler (burada siviller sayılmamıştır):[16]

Yıl Asker Militan Sivil
1987 71 95 237
1988 54 123 109
1989 153 179 178
1990 161 368 204
Toplam 439 765 728
Yıl Asker Militan
1987 156 95
1988 30 91
1989 66 174
1990 376 352
Toplam 628 659

Dökümü yapmaya çalıştığımız 38 aylık dönem yerine burada 48 aylık bir zaman dilimi söz konusu. Ağustos 1984-Temmuz 1987 arasında yaşam hakkı ihlalleri sayfasında ise ilk yıllar için Ağustos 1984 ile Aralık 1987 arası döneme ilişkin rakamlar vardı (39,5 veya 40 ay). Resmi verilere bakılırsa çatışmaların ilk 40 ayında 1.158 insan öldürülmüş oldu. 1987 yılına ilişkin rakamları tekrar saymazsak ve ondan sonraki 3 yıl (36 ay) sayarsak 1.529 kişi öldüğünü görüyoruz. Kendi olanaklarımızla topladığımız verilerde siviller hariç çatışmalarda 36 ayda 1.037 ölüm olayı meydana geldi. Buna çatışma dışında meydana gelen 627 sivil insanların ölümleri de eklenirse (burada 19 Temmuz 1987 ile 11 Eylül 1990 tarihleri arasında işlenen cinayetler söz konusu) biraz daha yüksek bir rakam çıkar (1.529 yerine 1.664). Resmi rakamları doğru olarak kabul edersek karanlıkta kalan olay pek yok denilebilir.

Köy baskınları: failler belli mi?

İsmet G. İmset, PKK, Ayrılıkçı şiddetin 20 yılı[17] isimli kitabında sayfa 125'de şöyle der:

1987 yılı, PKK'nin tarihe imzasını kan ile attığı, örgüte göre "büyük atılımların" Türk ve dünya kamuoyuna göre "inanılmaz katliamların" yaşandığı bir sürecin başlangıcı der.

Kitabın 129'uncu sayfasında 1987 ile 1990 arasında yaşanan katliamlar sıralanmakta.[18] İsmet İmset ile Türkçe Vikipedi'de bir örnek olarak 10 veya 11 Haziran 1990 tarihinde gerçekleşen bir olaydan şöyle bahseder: "Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinin Çevrimli köyüne PKK militanları tarafından yapılan silahlı saldırıda 12'si çocuk, 7'si kadın 27 kişi öldü, 6 kişi yaralandı. PKK'lılar ile çıkan çatışmada 4 korucu yaşamını yitirdi, bir PKK'lı öldürüldü."

Ağustos 1984-Temmuz 1987 arasında yaşam hakkı ihlalleri sayfasında değinildiği gibi PKK 25-30 Ekim 1986 tarihleri arasında yaptığı 3. kongrede "Örgüt ilerlemesinin önünde önemli bir engel olan Geçici Köy Korucularının kendilerinin ve yakınlarının katledilmesi, evlerinin kundaklanması, mallarının yağmalanması gibi yöntemlerle sindirilmesi" şeklinde bir karar almıştı. Bu bakımdan bu tür eylemlerin PKK militanları tarafından gerçekleştirilmesi bir anlamda "doğal" sayılır. Örgüt genellikle bu tür eylemler sahip çıkmıştır (üstlenmiştir). Kendi yayın organı Serxwebun dergisinde bu tür eylemlere "hain, işbirlikçisi, ajan, çete = korucu... cezalandırılmıştır" deniyordu, hatta kadın ve çocukları öldürdüklerinde onu da "ailesi cezalandırıldı" şeklinde duyurdular.[19]

Ancak örgütün üstlenmediği olaylar da var. 11 Haziran 1990 tarihinde gerçekleşen katliam buna örnektir. Serxwebûn Dergisi'nin Eylül 1990 tarihli Özel Sayısı'nda katliamla ilgili şunlar belirtiliyor: 'Sömürgeciler Eruh'un Gêrê (Çevrimli) köyünde katliam yaptı. 22'si çocuk ve kadın 27 kişi öldürüldü. Buna karşılık gerillalar 11 ile 12 Haziran tarihleri arasında Haruna ve Karadağ mıntıkasında, Şırnak'ta ve Elmadağ mıntıkasında asker, özel tim ve çetelerden toplam 80 kişi öldürdüler.' Ek olarak bir başka bilgi daha var: 'Kızılsu bucağının Halkemer (Alkemer olsa gerek) Köyü çetelerine düzenlenen baskında 4 çete öldürüldü. Ayrıca Çevrimli katliamına katılan 3 çete ölümle cezalandırıldı.'[20]

Çevrimli katliamından tam 6 ay önce, 11 Ocak 1990'da komşu köy Düğünyurdu'nda 3 köylü önce kaçırıldı, sonra da vurularak öldürüldü. Cumhuriyet Gazetesi, devlet yetkililerine dayanarak, şunları yazdı: 'Düğünyurdu Köyü'nü basan militanlar 3 köylüyü yanlarına alarak kaçtılar. Kaçırılanların cesetleri dağlık bölgede bulundu.' Buna karşılık Serxwebun'un Eylül 1990 tarihli Özel Sayısı'nda, 'Çeteciliği kabul etmeyen 3 köylü kontralar tarafından öldürüldü, ardından cinayeti ARGK'ye mal etmeye çalıştılar' deniliyordu.[20]

Bir başka olaydan daha bahsetmek gerek. Bu da 24 Kasım 1989 tarihinde gerçekleşen olay. Türkçe Vikipedi 26 Kasım 1989 tarihini vererek, İsmet İmset de 24 Kasım 1989 tarihini vererek şöyle denir: "Hakkâri’nin Yüksekova ilçesine bağlı İkiyaka köyün Aşağımolla Yasin Mahallesindeki vatandaşlara yönelik düzenlenen silahlı saldırıda 28 kişi öldü." Kendi arşivimde bulunan bilgiler ise şöyle:

  • Cumhuriyet (28.11.89): İkiyaka köyüne basan militanlar 20 kisi öldürdüler, kaçırdıkları 8 çoban sonra Irak tarafında ölü bulundu.
  • Serxwebun sayı 96 (Aralık 1989): Türk sömürgeciler 25 Kasım'da yeni bir katliam gerçekleştirdiler. İkiyaka (Sete) köyünde kendi açıklamalarına göre 12'si çocuk olmak üzere toplam 28 kisi katledildi.
  • Ek bilgi: önce buralarda 100'ü aşkın kişi korucu yapıldı. Bir de karakol kuruldu. Karakola ARGK 23 Kasım günü baskın düzenlediğini iddia ediyor. Buna karşın atılan bombalar yüzünde köylüler ölmüş olabilir. 2000e Doğru dergisi "kontra işi" diye yazarken toplatılmış olması da soru işareti bırakır.

PKK belirli olaylara "biz yapmadık" diyorsa kesin yapmadı diye bir sonuç çıkmaz, ama gazeteler Genelkurmay, TSK veya OHAL Valisi tarafından yapılan açıklamaları sorgulamadan yayınlarsa tersine PKK yaptı diye bir sonuç çıkmaz. Bunun için belirli bir şüphe varsa failleri ya meçhul (FM) demek (her iki taraf yapmış olabilir demek) ya da yoğun şüpheler olduğunda DD = derin devlet de denilebilir.

Elimizde bulunan bilgilerle Vikpedi'deki PKK saldırıları ve çatışmaları kronolojisi (1980'ler) sayfasıyla bir karşılaştırma yaparsak toplu cinayetler (enaz 5 kişinin öldüğü olaylar) konusunda şöyle bir tablo çıkar (Vikipedi'de tüm olaylar PKK'ya mal edilmiştir, örgüt tersine bir açıklama yapmadıysa, yorum eklenmemiştir):

Tarih Yer Ölen Olası fail
09.11.1984 Eruh-Karageçit 9 DD[21]
01.08.1985 Urfa-Bozova 9 PKK[22]
05.08.1985 Van-Çatak 10 PKK[23]
25.06.1986 Şırnak 6 PKK[24]
12.10.1986 Şırnak-Kavuncuk 7 PKK[25]
17.01.1987 Gercüş-Seki 10 PKK[26]
22.01.1987 Hakkari-Ortabağ 8 PKK
23.01.1987 Mardin-Midyat 10 PKK
22.02.1987 Şırnak-Taşdelen 14 PKK
07.03.1987 Nusaybin-Açıkyol 8 PKK[27]
20.06.1987 Mardin-Pınarcık 30 PKK
08.07.1987 Şırnak-Peçenek 16 PKK[28]
09.07.1987 Mardin-Midyat 31 PKK
18.08.1987 Eruh-Kılıçkaya 23 PKK[29]
22.09.1987 Şırnak 11 PKK[30]
10.10.1987 Şırnak-Meşeiçi 13 PKK
03.11.1987 Nusaybin-Nebile 9 PKK[31]
29.03.1988 Eruh-Yağıoymak 9 PKK[32]
02.05.1988 Uludere-Ortabağ 6 PKK
07.05.1988 Şırnak-Dereler 16 PKK
09.05.1988 Nusaybin-Taşköy 11 PKK
01.06.1988 Siirt-Cizre 7 PKK[33]
11.08.1989 Hakkari-Boğazören 6 PKK[34]
26.11.1989 Yüksekova-İkiyaka 28 DD
22.03.1990 Elazığ 9 PKK
09.04.1990 Van-Övecek 5 PKK
10.04.1990 Pervari-Köprüçay 7 PKK[35]
16.04.1990 Elazığ 5 PKK[36]
11.06.1990 Güçlükonak-Çevrimli 27 FM

Buradan şöyle sonuçlar çıkarmak mümkün:

  1. PKK'nın köy baskınları 1987 yılından önce başladı.
  2. Ölenler arasında kadın ve çocuk da olsa örgüt bu tür eylemlere sahip çıktı
  3. Sahip çıkmadığı ve hatta başka faillere işaret ettiği olayları bu yüzden örgütün yaşam hakkı ihlalleri hanesine yazmamak gerekir.

Yargısız infazlar

Söz konusu olan dönemde (19 Temmuz 1987 ile 11 Eylül 1990 arası) 382 yargısız infaz saydık (ondan önceki dönem 38 ay yerine 35 ay kapsıyordu ve yargısız infaz sayısı 166 idi). İnfazların çoğu gene silahlı mücadele yürüten PKK örgütü tarafından işlendi (278), fakat ondan önceki dönemden farklı olarak fail konusunda tereddüt edilecek (meçhul kalmış) olaylar çoğaldı (57). Ayrıca koruculara ve kolluk kuvvetlerine mal edilecek yargısız infaz olaylar da yükseldi (korucular 16 ve kolluk kuvvetleri 10). 7 Ekim 1988 tarihinde İstanbul'da TİKKO militanı diye araba içinde vurulan dört gencin ölümü bu tür infazların başlangıcı idi sanki.

Dikkatımızdan kaçan (veri bulamadığımız) olaylar da elbette olabilir. Örneğin Serxwebun dergisinin 84'üncü sayısında (Aralık 1988) yer alan bir yazıda ("10'uncu yılında partinen gelişmesi hakkında") dört yıllık savaş hakkında (15.08.1984 ile 31.12.1988 arası) verilen bir rakam şöyle ifade edildi: "enaz 1.055 hain ve ajan öğretmen ölümle cezalandırıldı."[37] Ayrı kategorilerde değerlendirdiğimiz "köy baskınları" sırasında ve "yargısız infaz" (doğrudan kişileri hedef alan eylemler) şeklinde PKK tarafından öldürülen insanları saydığımızda 15.08.1984 ile 18 Temmuz 1987 arasında PKK 160 kişi (asker-polis-korucu da dahil) kişi yargısız bir şekilde infaz etmişti, 136 kişi de köy baskınları sırasında öldürmüştü. 19 Temmuz 1987 ile 11 Eylül 1990 tarihleri arasında ise bu sayı 278 kişi yargısız bir şekilde ve 160 kişi köy baskınları sırasında PKK tarafından öldürülmüş olduğunu görüyoruz. Bunun toplamı 734, üstelik 20 aydan daha uzun bir zaman içinde işlenen yaşam hakkı ihlalleri sayarken toplanan bir rakam. Burada çıkan sonuç şu olabilir: PKK "başarı" olarak gösterdiği "düşman asker-polis" öldürmeleri abartılı rakamlarla gösterdiği gibi, öldürdüğü "siviller" sayısını da abartıyor. Ama ikinci bir olasılık daha varki bu varsayım daha ürkütücü olur: tespit edebildiğimiz yargısız infaz olayları gerçeğin çok altında.

Öldürülen öğretmenler ilişkin şunları eklemekte fayda var: TİHV tarafından Kasım 1995’de yayınlanan "OLAĞANÜSTÜ HAL BÖLGESİ’NDE EĞİTİM ve ÖĞRETİM (Öğretmenlere saldırılar)" isimli raporda şu tespitler yapılıyordu: "TİHV’nin belirlemelerine göre, PKK’nin silahlı eylemlere başladığı 15 Ağustos 1984 tarihinden 20 Kasım 1995 tarihine kadar geçen süre içinde silahlı-bombalı-satırlı-sopalı saldırılar ya da çatışma ve benzeri şiddet eylemleri sonucunda 142 öğretmen öldürüldü. Öğretmenlerden 91’i PKK militanlarının saldırıları sonucunda öldürüldü."

Milli Eğitim Bakanlığı'nın sayfasında, kendi arşivimde ve 15 Ağustos 1984 öncesi ile 20 Kasım 1995 sonrasi birkaç olay daha bulmuştum. Bunlar eklendiğinde sonuç şöyle: 20 yıl içerisinde 176 öğretmen öldürüldü. Bunlardan 57'si faili meçhul cinayetlere (bunlardan illa devlet ya da derin devlet sorumlu değil, Hizbullah sorumlu olabildiği gibi PKK veya TİKKO da öldürmüş olabilir) kurban gittiler. 105 öğretmen PKK tarafından öldürüldü veya "kaybedildi". Beş öğretmen işkence sonucu, bir öğretmen de cezaevinde (muhtemelen işkence sonrasında hastalanarak) öldü. Dört öğretmen büyük olasılıkla Hizbullah tarafından öldürüldü.

Yeniden hazırlanan listelerde 1987 ile 1990 arası dönem içinde TİHV raporunda (ve ekleme yaptığım listede) yer almayan yedi öğretmenin ölümlerine ilişkin bilgi bulundu (ismen Ali Boşgelmez, Mustafa Çağlar, Muhammet Yıldız ve İsmet Kurtuluş var). Demek bu konuda yeniden bir çalışma yürütmek gerekecek.

Topluma açılan ateş

Bir gösteri esnasında (bir cenaze ya da Newroz kutlamaları sırasında da olabilir) güvenlik güçlerinin rastgele ateş açmaları sonucu ölümler ilk kez 1987 ile 1990 arasında görüldü. Kayıtlarımızda "sadece" altı ölüme ilişkin veri bulunmakla beraber bundan sonraki bölümlerde daha önemli bir konu teşkil edecektir. Sözde "dur ihtarına" uymayanların öldürülmeleri ise hem bundan önceki dönemler hem daha sonraki dönemlerde söz konusudur.

Yapılan, yapılacak işler ve gidilecek yerler

Yukarıda gösterilen sonuçlara ulaşmak için şunlar yapıldı:

  • 1992 yılında hazırlanan ve doğal ölümleri sıralayan raporlar incelendi
  • Serxwebun dergileri tarandı
  • Batman Barosu tarafından hazırlanan listede[38] 1990 yılından önce çok az sayıda olay bulduk. Bunları listemize dahil ettik. Örgütler tarafından hazırlanan listeler ise çoğunlukla eksik bilgi içermektedir. Tarihlerde yanlış olabildiği gibi bir çoklarında ölüm şekilleri hakkında bilgi yok. Trafik kazalarında (hatta yurt dışında) ölenleri de "şehit" olarak saydıklarından farklı kaynaktan bilgi yoksa bu ölümleri listeye almadık. Almadığımız ölümler şunlar (örgüt isimleri şöyle ÜGD Ülkücü Gençlik Derneği, MLSPB Marksist Leninist Silahlı Propaganda Birliği, KUK Kürdistan Ulusal Kurtuluş):
Tarih Yer İsim Örgüt
18.01.1988 Aydın Yunus Uzun ÜGD
22.01.1988 Ankara Eşref Dursun KUK
30.03.1988 Yüksel Parıltı MLSPB
27.07.1988 Aydın Recep Köse ÜGD
30.08.1990 Nusaybin Nedim Kaya KUK

Henüz yapılmamış ve yapılmasında faydası olan işler şunlar:

  • Ölenler hakkında ayrıntılı bilgi bulmak (yaş, cins, meslek gibi isimlerdeki yanlışları düzeltmek)
  • İdari yetkili tespit etmek (burada sıkıyönetimin kalktığı illerde idari yetkili ya da güvenlikten sorumlu kimseler de tespit edilmesi gerekebilir (örneğin işkenceli sorguda ölenler için sorumlu olan emniyet müdürü)
  • İnfo-Türk tarafından yayınlanan bu dönemde yayınlanan aylık raporlar incelemek
  • Karanlıkta kalan olayları bulmak
Gidilecek yer

Hazırlanan listeleri görmek, kopyalamak ya da indirmek için Google Docs'da kamuya açık bir klasör oluşturuldu. Bu klasöre buradan erişebilirsiniz. Ek bilgi sunmak için ya da hatalı bilgileri düzeltmek isteyenler demokrat-tr (at) freenet.de adresine elektronik posta göndermeleri rica olunur.

Dipnotlar

  1. 20-25 Ağustos 1982 tarihinde Suriye'de yapılan kongrede ilk silahlı kanadı olan HRK (Hezen Rızgariya Kürdistan - Kürdistan Kurtuluş Birliği) kuruldu. 26-30 Ekim 1986 tarihlerinde yapılan 3. kongrede ordulaşma adı altında HRK yerine ARGK (Arteşe Rızgariye Gele Kürdistan - Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu) kuruldu. 2000 yılı Şubat ayında gerçekleştirilen 7. Kongrede ARGK'nın değişmesi gerektiği sonucuna varılarak, Halk Savunma Gücü HPG (Hezen Parastine Gele- Halk Savunma Birlikleri) biçiminde düzenlenmesinin uygun görüldü
  2. Aralık 1990'da yürürlüğe giren KHK (tam metin burada) daha sonraki yıllarda uygulanacağı için tartışılması burada yapılmadı.
  3. Aynı kulvarda kurulmuş olan Halkçı Parti ve Sosyal Demokrasi Partisi'nin 3 Kasım 1985 tarihinde birleşmesiyle kurulmuştur. Sosyaldemokrat Halkçı Parti 18 Şubat 1995'te CHP ile birleşmiş böylece hukuki varlığı sona ermiştir.
  4. Bu eylem Cüneyt Canver ve gene Mersin (İçel) milletvekili olan Ali İhsan Elgin gerçekleştirdiler ve arkasından "hükümete hakaret"ten ötürü dokunulmazlıkların kalkması için girişimlerde bulunuldu.
  5. Bu rakam 10 Ağustos 2012 tarihli Haber Diyarbakır portalında verilmişti.
  6. 2010 yılının sonuna kadar TİHV 12.000'den fazla işkence mağduru tedavi etmiştir. Günlük bültenleri ve yıllık raporları Türkçe ve İngilizce olarak yayınlanmaktadır.
  7. Ayrıntılar için 15.07.2004 tarihli ve İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI ÜZERİNDEKİ BASKILAR ARTIYOR başlıklı yazıya bakınız
  8. Buna gereken niyetin olmamasından değil, bölgede devam eden yasaklar ve belki gerçekten var olan riskler yüzünden bu tür girişimler gerçekleşmiyordu.
  9. Burada yer alan bilgiler Türkçe Vikipedi sayfaları, ayrıca ilgili kaymakamlıklara ait sayfalar kullanıldı. Buna rağmen bulunan bilgiler maalesef eksik, ancak tabloların oluşturulması için bilgiler yeterli sayılabilir.
  10. Yargısız infaz konusunda genel toplam 382.
  11. Ölenler arasında 28 öğretmen, 3 imam ve 1 gazeteci var.
  12. İki olayda 2 PKK ve 2 DS (Devrimci Sol) mensubu öldü.
  13. Bunun içerisinde TİKKO militanları tarafından öldürülen 7 asker de var.
  14. Bu haberin bir kaynağı 13 Mart 2012 tarihli Birgün gazetesidir.
  15. Bu süre OHAL bölgesinde geçerli idi. Olağan yönetilen illerde (siyasi zanlılar için) gözaltı süresi 15 güne inmişti.
  16. Bu tabloda gösterilen rakamlar yıllara göre verilmektedir. 1987 yılına ait rakamlar tekrar edilmiştir. Kendi kaynaklarımız arasında savaşan taraf olan PKK'nın yayın organında gösterilen "düşman kayıpları" diye verilen rakamlar genellikle %50 doğru, yani yarısı oranında kabul edilmiştir.
  17. Ankara, Haziran 1993 ISBN 975-95711-0-2
  18. Benzer bir şekilde Türkçe Vikipedi'de 1984 ile 1989 yılları arası ve 1990 ile 1999 yılları arasında sivilleri hedef alan saldırılar sıralanmaktadır. Benzer bir şekilde Almanca Vikipedi'de ve İngilizce Vikipedi'de bilgiler mevcut.
  19. Örnek olarak 23 Haziran 1988 tarihinde Kars-Aralık ilçesinde öldürülen 3 kişi için, 29 Mayıs 1989 tarihinde Şırnak Anılmış köyünde öldürülen 3 kişi için.
  20. 20.0 20.1 Bu bilgileri Serxwebun dergisinde (özel sayı 17, Eylül 1990) okumak mümkün, ancak buradaki ifadeler bir Güçlükonak Gerçeği başlıklı bir blogdan alınmıştır.
  21. Bu olay Vikipedi'de yok. Serxwebun sayı 35: 4 çocuk ve 5 kadın kontralar tarafından öldürüldü dendi.
  22. Bu olay Vikipedi'de yok. Serxwebun, sayı 45'de 9 Özel Harp Dairesi görevlisi kaçırıp kurşuna dizdiğini iddia etti.
  23. Bu olay Vikipedi'de yok. Serxwebun sayı 46'da "bir militanı öldürülen korucu ve 9 arkadaşı cezalandırıldı" dendi.
  24. Bu olay Vikipedi'de yok. Serxwebun sayı 57'de Ahmet Zeyrek isimli korucunun evine baskın düzenleyip 6 kişi öldürdüğünü duyurdu.
  25. Bu olay Vikipedi'de yok. (Serxwebun özel sayı 12): ölenler korucu imiş.
  26. Bu olay Vikipedi'de yok. (Serxwebun özel sayı 12): ölenler korucu imiş.
  27. Bu olay Vikipedi'de yok. Serxwebun özel sayı 12: 15 korucuyu öldürdük dendi. CUM 09.03.1987: 8 kişi öldü, isimler arasında 4 kadın var
  28. CUM 24.08.1987: 11 kişi öldürüldü der. Serxwebun özel sayı 12: İdil-Peçenek ve Midyat-Yuvalı köylerinde 3 Temmuz günü 41 korucu yakınları ile birlikte öldürdük dendi.
  29. Cumhuriyet ve Serxwebun 25 kişi öldürüldü der.
  30. Bu olay Vikipedi'de yok. Serxwebun özel sayı 13 ile HÜR 23.09.1987 tarihinde bu bilgiler var
  31. Bu olay Vikipedi'de yok. Serxwebun özel sayı 13: "çeteden 9 kişi öldürüldü" dendi.
  32. Serxwebun sayı 87'de 27 Mayıs 1988 tarihli haber ile benzerlik var: "Eruh'un Zivinga Haci Atay'da yapılan baskında 8 çete öldürüldü" dendi.
  33. Bu olay Vikipedi'de yok. Serxwebun sayı 78: 7 milis-çete ölümle cezalandırıldı dendi.
  34. Bu olay Vikipedi'de yok. Serxwebun sayı 92: Jirki aşiretinden 6 kişi cezalandırıldı dendi. CUM 16.08.1989: 6 kişi ölü bulundu.
  35. Bu olay Vikipedi'de yok. CUM 12.04.90 tarihinde ve Serxwebun özel sayı 17'de ona ilişkin haber var.
  36. Bizde olan tarih farklı. Nitekim MIL 23.03.1990 tarihinde bu olayın haberini yaptı.
  37. Derginin 30'uncu sayfasında daha başka rakamlar verilmektedir (görmek için tıklayın).
  38. Bu konu 1980-2000 arası Türkiye'de (derin) devlet ve örgüt infazları isimli sayfada anlatılıyor.